5 Mart 2017 Pazar

Satır Arası #mim 3

Satır arasından 3. mim geldi. Sevgili Ece ablamda beni taaaa Ocak ayında mimledi ancak tembel ben ancak fırsat bulabiliyorum bu mimi yapmaya.

Üstelik daha sırada bir sürü mim bekliyor.

Haydi başlayalım.

1) Bugüne kadar bloguna gelmiş, seni en çok etkileyen (hayal kırıklığına uğratan ya da çok mutlu eden) yorumu paylaşır mısın?
Tüm yazılan yorumlar benim için ayrı ayrı değerliler. Zannediyorum ki beni ilk olarak etkileyen yorumu yazarsam daha güzel olur.
Bloga ilk girdiğimde hiç takipçim yoktu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Takip ettiğim blog da yoktu sanırım. Bir gece tesadüfen Hikaye Kalpli Kadın'ın bir yazısına denk geldim ve yorum yazdım. Kendisi bana cevap vermekle kalmayıp blogumu ziyaret etti ve ilk yorumumu bana kazandırdı.
O gece hissettiğim mutluluğu anlatamam :)



2) Okuduğunda seni günlerce etkisi altına alan kitap var mı? Varsa hangisidir?
Olmaz mı. Lisede okuduğum ve beni inanılmaz üzen bir kitap vardı.  Kitap bir otobiyografi aslında. Yazar babası ile olan ilişkisini anlatıyor bize, çocukluğunu. Sapık bir baba ve bu iğrenç figürün masum bir can üzerinde bıraktığı izler. Tabii beni şoklara sokmuştu böyle bir babanın var olabilmesi.
O yaşlarımda dünyanın güzellikler ile dolu olduğuna inanıyordum.
Kitabın adı: Babam Öldüğünde Ağlamadım
Yazar: Irıs GALEY



3) Hayatında dönüm noktası olduğuna inandığın bir gün, an ya da yıl var mı?
Tabii ki. Hayatımda beni değiştiren, geliştiren her an, her gün, her yıl benim için birer dönüm noktası.


Bir mimin daha sonuna geldik. Mim Ocak ayından olduğu için herkes yapmıştır diye düşünüyorum ancak yapmayanlarınız varsa lütfen buyrun :)



3 Şubat 2017 Cuma

DOSTOYEVSKI - Yeraltından Notlar

Merhaba,

Yine bir kitap yorumu ile buradayım. Bu seferki kitap yine sevdiklerimden.
Dostoyevski'den Yeraltından Notlar kitabı.
164 sayfa.
Ahmet Ekeş çevirisi ile okudum.


Dostoyevski burada yeraltı dediği iç dünyasına bir yolculuk yapıyor aslında diyebiliriz. 
Beni okurken düşüncelerinden dolayı hem delirtiyor, hemde elimden bırakamıyorum. Böylesi karışık ruh hallerine sürüklüyor yani :)

Hadi o zaman biraz altını çizdiğim satırlara bakalım.


''Evet, acıda da zevklerin en büyüğü gizlidir. Hele insan bir de durumun çaresizliğinden ileri gelen güçlülüğü iyice anlarsa!..''
sf: 13


''..tüm bu aldatmacalar, karışıklıklar arasında içiniz sızlar hep. Bilemedikleriniz arttıkça sızılarınız da o oranda çoğalır!''
sf: 19


''...sorular acı çektiriyor bana, siz çözümleyiverin onları.''
sf: 38


''İnsanoğlu amacına ilerlemeyi sever, amacını elde etmeyi değil.''
sf: 40


''İnsanoğlu mutluluğunu görmez de, hep üzüntüler üzerinde durur nedense. Oysa bir an için doğru düşünecek olsak, hemen mutluluktan da yeteri kadar payımıza düşeni aldığımızı görebiliriz.''
sf: 119


''Acaba elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten bir acı mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyidir?''
sf:162


Sizler bu kitabı okudunuz mu? Sevgili Daha mutlu yaşamdan da keyifle okumuştum bu kitabın yorumunu. Okuyanlarınız varsa düşünceleriniz neler?

31 Ocak 2017 Salı

J.R.R. TOLKIEN - Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi

Merhabalar,

Bugün yine favorilerimden birini paylaşmak istiyorum sizinle. Zannediyorum ki Tolkien'i ve yarattığı koskoca dünyayı bilmeyeniniz yoktur. En azından kitapları okumadıysanız bile filmleri izlemişsinizdir diye düşünüyorum.

Ben Tolkien'in önce kitapları ile tanıştım lise yıllarımda. Sonrasında ise filmleri izlemiştim. Açıkçası filmler kitaplardan sonra beni hayal kırıklığına uğratmadı :) Tabii ki eksik yerleri vardı her kitaptan uyarlama eserde olduğu gibi ama o kadar güzel işlemişler ki kitaplarını ayrı, filmlerini ayrı seviyorum. Yine de kitabın yeri başka.

Eşimde tam bir fantastik kitap canavarı. Bu aralar bazı kitaplarımızı tekrar okumaya başladık. Ben zaten kitaplarımı ara ara tekrar okumayı severim. Bu seferde bu 4'lüyü okudum ve sizinle paylaşmak istedim.

İlk kitap Hobbit kitabı. Esasında seriden hem bağımsız, hem de seriyle ilgili bir macera. 

Kitabı Altı kırkbeş yayınlarından, Esra Uzun çevirisi ile okudum.
Kitap 380 sayfa.

Kitapta Tolkien'in yarattığı orta dünyada yaşayan bir kısım kişilerle tanışıyoruz. Hobbitler, cüceler, büyücüler, elfler ve daha neler neler. Bu kitap yüzüklerin efendisindeki baş kahraman olan Frodo'nun akrabası Bilbo'nun yaşadığı hayattan bambaşka bir hayata geçişini, maceraya atılışını (-ki bu hobbitler için oldukça şaşırtıcı-), Gollumla tanışmasını ve tek yüzüğü buluşunu anlatıyor içerisinde. Tabii başlarından geçenler oldukça sürükleyici. Şayet filmleri beğendiyseniz, kitabı da kesin beğeneceğinizi söyleyebilirim.

27 Ocak 2017 Cuma

DOSTOYEVSKI - Hikayeler/Bir Yazarın Günlüğü

Merhabalar,

Bugün yine sizlere kaç kere okuduğumu bilmediğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Amcamdan yadigar eski kitaplardan biri. Öyleki kitap 1973 basımı, saman kağıt ve ciltli. Yani en sevdiklerimden.

İçinde benim favori yazarlarımdan, her okuyuşumda bana buhranlar geçirten, karamsar bir parça Dostoyevski bulunuyor.

Kitap iki kısım diyebilirim.

İlk bölümü Dostoyevski'nin hikayelerinin bir kısmı.
169 sayfa.
Ahmet Ekeş çevirisi ile okudum.

Hikayeler şunlardı:
-Timsah
-Bay Proharçin
-Küçük Kahraman
-Dokuz Mektupluk Roman

Kısa hikayeler olmasına rağmen, ağır düşünceler uyandırıyor.

Favori hikayelerimden Küçük Kahramandan bir alıntı yaparak bu kısmı bitireyim.


''Onun hiç de hoş olmayan bir durumuna tanık olmuş; sırlarına -çağrılmadığım halde- katılmıştım
sf:119



Kitabın diğer kısmı ise 232 sayfa.
Bu bölümü ise Ergin Altay çevirmiş.

Bir Yazarın Günlüğü 1873

Dostoyevski'nin bir günlük gibi tuttuğu bölümler. Esasında bildiğimiz günlük anlayışına uymuyor. Çevre, insanlar ve bir çok konu hakkında görüşlerini, düşüncelerini, hislerini dile getirdiği bölümlerden oluşuyor.

Bizi kafasından neler geçtiğini anlamaya zorluyor. Onun o karamsar dünyasına ve değişik bakış açısına yaklaşmamızı sağlamaya çalışıyor.

Dostoyevski sevdiğim yazarlardan olduğu için benim her defasında keyifle okuduğum bir kitap bu.

Kitaptan çizdiğim bir kaç cümle ile bitireyim.


''Düşünceler uçuşuyor havada, düşüncede etkili, insanın içine işleyen bir şey var...''
sf: 25



''Her iftiranın daima biraz izi kalır''
sf: 46



''İnsan bir çok şeyi, bilincine varmadan yalnızca hissedebilir. Bilinçsiz olarak çok şeyi bilebilir insan.''
sf: 63



Siz bu kitapları okudunuz mu? Okuduysanız görüşlerinizi duymaktan memnun olurum.
Sevgiler :)

24 Ocak 2017 Salı

Bitenler - Çöpe Gidenler #3 - Aloe Vera Jel İçecek Şeftali

Merhabalar :)

Benimki bu akşam arkadaşlarıyla buluşuyor. Ben de fırsattan istifade size bitirdiğim aloe vera jel içecek şeftali'den bahsetmek istiyorum. Daha önceki haftalarda aynı içeceğin ballı olanını da tüketmiştim. Merak edenleri şuraya alalım :)

Bu kullandığım gıda takviyesinin temel amacı günlük vitamin gereksinimimizi karşılamak ve enerji vermek.

Aloe veranın dünya üzerinde 200'den fazla türü var. Ancak gıda takviyelerinde kullanılanı sadece Aloevera barbadensis Miller türü.

Diğer aloe veralar (yani genellikle evimizde saksıda yetiştirdiklerimiz) ise Aloe arborescent. Bu türün özelliği ise çok fazla miktarda aloin içermesi. Aloinin aşırı alımı müshil etkisi yapıyor.

Bu nedenle aloe vera temalı ürünler kullanırken muhakkak onay sertifikalarına bakmanızı tavsiye ederim.

Bu içecek ise EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), SGS Fresenius ve IASC (Uluslararası Aloe Bilim Konseyi) tarafından onaylı ve sertifikalı.



Ürün 1000 ml. 
Açıldıktan sonra her içecekte olduğu gibi buz dolabında muhafaza edilmesi gerekiyor.
Tüketim şekli diğeriyle aynı. Yani sulandırılarak, meyve suyu ile ya da sade tüketilebilir. Ben tadını sevdim. Tadı hafif ve az şekerli şeftali gibi. Bu nedenle sade tükettim.


Peki içeriğinde neler var aloe vera şeftalili jel içeceğin?

İçerisinde %98 saf aloe vera jeli bulunuyor. 
Şeker ilavesi yok. Bu nedenle şeker hastalarının kullanımına uygun.
Renklendirici bulunmuyor.
Günlük almamız gereken dozajda C vitamini içeriyor. Biliyorsunuz C vitamini vücutta depolanmadığı ve fazlası vücuttan idrar ile atıldığı için günlük alınması gereken bir vitamin.


Aloe vera şeftalili  içeceği kimler tüketebilir?

Herkes. Kadın, erkek, çocuk önerilen dozajda kullanabilir. Hiç bir zararı yok.
Tabii söylemeden geçemeyeceğim organ nakli olanlar, tıbbi bir rahatsızlığı olup düzenli ilaç kullananlar muhakkak doktorlarına danışmalı.

Ben doktorlarıma ve biyokimyacı arkadaşlarıma gerek içeriklerini, gerekse benim için sakıncalı olup olmayacağını elbette danıştım 💙


Aloe vera şeftalili içeceğin etkileri neler? Neler deneyimledim?

Bir süredir bu içecekleri düzenli kullanıyorum biliyorsunuz ki. Sizlere tüm vaatlerini değil. Kendi üzerimde ve çevremde deneyimlediklerimi yazayım.

-Enerji ve zindelik veriyor.
-Metabolizmayı hızlandırıyor.
-Bağışıklığı güçlendiriyor. (Bu hafta hastaydım biliyorsunuz. Okula gitmeme yardımcı oldu. Resmen ayağa kalktım sayesinde. En azından günü atlatmamı sağladı.)
-Bacak - ayak ağrılarına yardımcı. Tüm gün ayak ağrısı çeken ben, şuan kuş gibiyim.
-Adet ağrılarını alıyor. Adet düzensizliğinde yardımcı.
-Sindirim, kabızlık gibi problemlere veda ediyorsunuz.

Bendeki etkileri bu şekilde oldu. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Ben keyifle yazdım. Umarım sizlerde keyifle okumuşsunuzdur.
Sevgiler.







22 Ocak 2017 Pazar

Mutlu Haberlerim Var

Merhabalar :)

İzmir'de yine süper bir pazar havası var. Biz ise evde pineklemeyi tercih ettik bu pazar gününde
geçtiğimiz çarşamba günü birden bire bir hasta oldum anlatamam. Sanırım ortada dolanan hastalıktan bende nasibimi aldım. İşin kötü yanı perşembe günü de doktora mülakatım vardı. Artık o takviye, o vitamin, o enerji bombardımanı ile zar zor ayağa kalkarak perşembe günü kendimi güç bela okula attım.

Beni bir heyecan dalgası sardı ki sormayın. Resmen adımı unuttum diye düşüneceğim. Hastalık bir yandan, heyecan bir yandan sınav saatine kadar hocamın odasında oturayım bari dedim. Hocam da sağolsun beni sakinleştirdi, biraz genel sorular üzerinde çalıştık. Sonra da beni sınava doğru uğurladı.

Sınav çıkışı tabii tekrar hocamın odasına gittim.

Nasıl geçti sorusunu şöyle cevaplayayım. Hiç bir fikrim yok. Yani ne söyledim, saçmaladım mı, saçmalamadım mı bilemiyorum. Zannediyorum uzun zamandır böylesine stres ve heyecan yapmamıştım.

Hocam ve çalışma arkadaşım da benimle uğraşmaktan geri kalmadılar tabii :)

Bir iki gün sonra sınav açıklandı. Geçmişim :)

Çok mutlu ve sevinçliyim. Kazasız belasız bu ay sonunda kesin kayıtlarımı yaptırıp, resmen doktoraya başladığım an bir rahatlayacağım. Sonraki streslere de bakacağız artık :)


19 Ocak 2017 Perşembe

Gıda Takviyeleri #2

Merhabalar tekrardan gıda takviyeleri konusuna devam ediyorum.


Yazımın ilk bölümü için sizi şuraya alayım mı :)


Evet şimdi devam ediyorum.


Gıda takviyeleri ne demektir? 

Gıda takviyeleri genellikle mineral veya vitamin içerirler. Bitkisel içerikli gıdalardır ve kesinlikle ilaç yerine kullanılmazlar.


Gıda takviyeleri neden mineral ve vitamin içerirler?

Vücudumuzda belirli mineraller ve vitaminler depolanmazlar. Bu tarz maddelerin günlük olarak vücuda alınması önemlidir. Oysaki protein, yağ, karbonhidrat gibi besin gruplarını vücudumuzda çeşitli şekillerde depolayabiliriz.

Hepinizin aşina olduğu bir örnek vereceğim.

Hani hep duyduğumuz, çevremizden muhakkak birilerinin kullandığı C vitamini takviyeleri var ya. Bunun nedeni şu; vitaminlerden B ve C grubu vitaminler vücutta depolanmayan vitaminlerdendir. Bunlar vücuda alındıktan sonra gerekli olan kadarı kullanılır ve fazlası vücuttan idrar yardımı ile dışarı atılır.

Bu vitaminlerden B vitamini bağırsağımızda yaşayan bakteriler tarafından üretilir. Bu nedenle kullandığımız antibiyotiklerin veya ilaçların bu bizimle simbiyotik yaşayan (birlikte yaşam) bakterilere zarar vermemesi gerekir. B vitamini ihtiyacımızın bir bölümünü bu bakteriler karşılarlar.
Not: Bir çok B vitamini çeşidi var. Sadece genel bir bilgi veriyorum. Tüm B vit.leri için değil bu verdiğim örnek.

Yada B12 vitamini sadece hayvansal gıdalarda bulunur. Bu vitamini almak için muhakkak hayvansal gıda tüketmemiz gerekir.

Vücut bu alınan maddelerden ihtiyacı olanını kullanır ve fazlasını idrarla atar. Bu nedenle bu maddeler günlük olarak alınmak zorundadır.


Gıda takviyesi kullanmak zorunda mıyız?

Tabii ki böyle bir mecburiyetimiz yok. Yani olmazsa olmaz diyemem bu konuda.

Ancak artık yaşam tarzımız değişti. Teknoloji ilerledikçe hareket imkanımız kısıtlandı. Üstelik artık bir çok besini de mevsiminde tüketme gibi bir zorunluluğumuz kalmadı.

Artık kadınların hemen hemen hepsi çalışıyor. Bu nedenle daha pratik yemekler yapmaya başladık. Hatta kimi zaman yemek yapmıyoruz bile. Fast food tarzı besin değeri sorgulanacak gıdalar her yerde.

Kadınları bırakın gençlerin bir çoğu fast food tüketmekten erken yaşta ciddi sağlık problemleri ile karşılaşıyor.

Eğer siz de dengeli ve düzenli beslenmiyorsanız, her besin grubundan belirli ölçüde almıyorsanız bu gıda takviyelerinden faydalanabilirsiniz.

Taze ve organik meyve sebze bulamamak yada bulsak da bunları tüketmemek gibi sorunlardan dolayı artık gıda takviyeleri her yerdeler.

Tabii bu şekilde beslenme tamamen bir yaşam biçimi. Ben ne yazık ki kendim de bu yaşam biçimini henüz bir alışkanlık haline getiremediğimden dolayı belli başlı gıda takviyeleri kullanıyorum. İleride osteoporoz gibi problemler ile karşılaşmamak için tükettiğim bazı takviyeler var ya da bağışıklığımı güçlendirmek adına kullandıklarım var.


Gıda takviyeleri zararlı mıdır? Bir gıda takviyesi alacağımda nelere dikkat etmeliyim?

Bu tarz yararlı olabilecek takviyelerin zararlı hale dönüşmemesi için içerisindeki kimyasal miktarlarına bakabilirsiniz. Sonuçta ürün ambalajlandığı için tamamen organik olması mümkün değil.

Bunu şöyle düşünün. Bir meyveyi buzdolabınızda 6 ay saklayamıyorsunuz.
Neden?
Çünkü tamamen organik, doğal.

Bir ürün ambalajlandığında, ürünün içerisine raf ömrü olmasını sağlayan bir takım kimyasallar eklenmiş demektir. Yani ambalajlı hiç bir ürün %100 doğal ve organik olamaz.

Burada dikkat etmemiz gereken nokta ürünlerin içerisindeki kimyasal çeşitleri (zararlı mı zararsız mı), bu kimyasal çeşitlerinin oranları (sağlığa zarar verecek oranda mı değil mi).
Tabii uzmanı değilseniz bunu anlayamayabilirsiniz.

Peki ne yapabilirsiniz?
Burada ürünün sahip olduğu onay sertifikalarına, testlere bakmanız mümkün. Güvenilir ve bağımsız onay kuruluşlarından geçer not almış ürünleri kullanabilirsiniz.

Ben şahsen kullandığım takviyelerdeki sertifikalara ve onay belgelerine bakıyorum, içerik maddelerinden çoğuna aşina olduğum için ona göre seçimimi yapıyorum. Bir de biyokimyacı arkadaşlarımdan destek alıyorum bilmediğim içerik maddelerini yorumlaması için.


Ben yazarken çok keyif aldım. Umarım sizlerde beğenmişsinizdir.

Sevgiyle kalın :)